İnsanoğlu yüzyıllardır çeşitli açılardan güzellik anlayışını eleştirmiştir. Birçok filozof ve düşünürün temel noktası güzellik algısı olmuştur. Tarihte güzellik algısı ilk olarak Yunan felsefesinde şekillenmeye başlamıştır. Helenistik dönem öncesi filozoflarından Pythagoras, eserlerinde güzellik algısını şekillendiren önemli isimlerdendir. Estetik açıdan güzelliğin belli oranlara sahip olduğunu belirten Pythagoras, plastik ve estetik cerrahinin fikir açısından temelini oluşturmuş da denilebilir. “Güzel olan, uyumlu olandır” şeklinde belirttiği güzellik anlayışında altın oranın önemli olduğunu ve insanın görüntüsündeki uyum ve oranın güzelliği derecelendirebileceğini anlatmıştır. Helenistik dönem filozoflarından Herakleitos ise zıt uyumun güzelliği oluşturduğunu savunmuştur. Empedokles güzellik anlayışının aşk ile bağdaştığını ileri sürerek olayı farklı bir açıdan değerlendirmiştir. Son olarak Sokrates sahneye çıkarak, gerçek güzelliğin içten geldiğini ve ruh güzelliğinin kişinin dış görüntüsüne yansıyacağını savunmuştur.
Tarih boyunca dini, bilimsel ve felsefi açılardan incelenen güzellik algısı zamanla değişiklik göstermiş ve plastik ve estetik cerrahinin gelişimine yön vermiştir. Temelde bütün otoritelerin kabul ettiği ve dış görünüşü değerlendiren güzellik algısı matematiksel oranlarla anlaşılabileceği yönündedir. Plastik ve estetik cerrahi anabilim dalı bu konu üzerine araştırma ve geliştirmeler yaparak oluşmuştur bir bölümdür.
Plastik ve estetik cerrahinin tarihsel gelişimi insanın tür olarak evrimini ve gelişimini de içine almaktadır. Anatomik olarak insan yapısının mükemmel bir uyum ve orandan oluşması, bilim adamlarını ve filozofları incelemeye yöneltmiştir.
Medikal anlamda plastik ve estetik cerrahinin uygulanması ve teknikleri Hindistan’da ortaya çıkmıştır. M.Ö. 5. Yüzyılda Susruta Samhita ‘nın yazdığı eserde Hindistan’da tapınaklarda gerçekleştirilen plastik cerrahi uygulamalardan bahsetmektedir. Bu öğreti ve teknikler zamanla Mısır, Avrupa, Yunanistan, İtalya ve son olarak da Asya’ya yayılmıştır.
Plastik ve estetik cerrahinin gelişimi dini otoritelerin baskısı ve batıl inançlardan dolayı da belli bir zaman diliminde gelişme gösterememiştir. Modern çağın başlangıcı ile birlikte insanların özgürce kendilerini ifade edebilmeleri, plastik ve estetik cerrahi bölümüne talebin artmasına ve bu bölümün gelişmesi için araştırmalar yapılmasına neden olmuştur.
Plastik ve estetik cerrahinin günümüzde geldiği yer oldukça iyidir. Birçok insanın farklı sebeplerden dolayı orantı bozukluklarının ya da doku kayıplarının giderilmesi bu alanda yapılan araştırmaların ışığında olmuştur. Bireyin sosyo-psikolojik açıdan gelişmesinde de yardımcı olan plastik ve estetik cerrahi özellikle ağır tedavi içeren hastalıklar sonrası uzuvlarında kayıplar yaşayan kişilere uyguladığı ameliyat ve teknikler sayesinde önemli tıp bilimlerinden biri haline gelmiştir.